- Sırıtan bir surat penceremin önündeki karanlıktan bana baktı, on dördüncü katta yaşıyorum. Bu büyük evde yıllarca yalnız yaşadıktan sonra kiramdan anımsadım. Bu süre içinde açtığım kapılardan çok çok daha fazlasını kapatmıştım.
- Cama tıklama sesi ile uyandım, ilk başta pencereden geldiğini sanmıştım ama yine aynadan geliyordu.
- Canavarlardan korkmayın, onları arayın. Sağınıza bakın, solunuza bakın, yatağınızın altına bakın. Gardolabınızın arkasına, yada içine, ama asla yukarıya bakmayın, çünkü görülmekten nefret ederler!
- “Dün gece bir arkadaşım yerel bir barın müzik gecesinde açılış gösterisini izlemek için beni evden dışarı çağırdı. Birkaç içkiden sonra telefonumun cebimde olmadığını fark ettim. Oturduğumuz masayı, barı, banyoları kontrol ettim ve şansım yaver gitmedikten sonra arkadaşımın telefonunu kullanarak kendiminkini aradım. İki dakika sonra birisi cevap verdi, düşük bir kıkırdama verdi ve kapattı. Bir daha cevap vermediler. Sonunda telefonumdan vazgeçtim ve eve gittim. Telefonumu komidimin üzerinde, bıraktığım yerde buldum.”
- Korku hikayelerini seviyorsanız bu yazımız tam size göre. Sizin için bu yazımızda En Korkunç 20 Kısa Korku Hikayesi’ni derledik.
- Onu yatağa yatırırken bana, yatağımın altında bir canavar var baba dedi!
Yatağın altına baktım, onu titrerken gördüm, ve fısıldadı;
Baba yatağımda biri var! - Kedimin her zaman garip bir hareketliği vardı, gözlerini diker ve saatlerce bana bakardı.
Ancak bir gün fark ettim ki baktığı benim suratım değildi ,arkamdaki bir şeye bakıyordu! - Karım gece beni uyandırıp, evin içinde hırsız olduğunu söyledi,
ancak kendisi iki yıl önce eve giren hırsız tarafından öldürülmüştü! - Hareket edemiyorum! Konuşamıyorum ! Nefes alamıyorum!
Çok karanlık , bu kadar yalnız olabileceğimi bilseydim yakınmak isterdim. - Kızımın küçük erkek kardeşiyle oynarken gördüğüm de dehşet içinde bakakaldım!
Onu bu sefer yeteri kadar derine gömdüğüme emindim! - Uyurken yanıma doğru sokulup;
Uyuyamıyorum dedi. Bir anda uyandım!
Öldürülürken üzerinde olan elbiseye sarılmıştım - Tökezleyerek bir şeylere takıldım ve duvara çarptım.
Işıkları açmaya çalıştım ancak her yer zifiri karanlıktı belli ki çalışmıyorlardı.
Eşim arkadan seslendi;
Tatlım neden bu kadar güneşli bir sabah vakti ışıkları açmaya çalışıyorsun ki? - Salonda kestirirken, bebek telsisinden annesinin ninni söylediğini duyarak uyandım.
Birden evin kapısı açıldı, ve eşim marketten geldiğini söyledi! - “Annem bodruma asla girmememi söyledi, ama o sesi neyin çıkardığını görmek istedim. Köpek yavrusu gibi geldi ve ben de köpeği görmek istedim, ben de bodrum kapısını açtım ve parmak uçlarımla biraz aşağı indim. Bir köpek yavrusu görmedim, sonra annem beni bodrumdan çekip bana bağırdı. Annem daha önce bana hiç bağırmamıştı ve bu beni üzdü. Ağladım. Sonra annem bir daha bodruma inmemi söyledi ve bana kurabiye verdi. Bu beni daha iyi hissettirdi, bu yüzden ona bodrumdaki çocuğun neden köpek yavrusu gibi sesler çıkardığını ya da neden elleri ve ayakları olmadığını sormadım.”
- Psikologuma orada olmayan bazı sesler duyduğumu söyledim.
Oda bana bir psikologum olmadığını söyledi! - Kedim asla yatak odasında ki dolabın yanına gitmezdi.
Bir gün gitti, ve asla geri dönmedi! - Kalp krizinden sonra her şey tuhaflaşmıştı.
Hava biraz soğuktu, ve etrafımızda tanıdıklar vardı,
derken bir ferman çekildi, ve öldüğümü anladım.
Daha kötüsü ölümün ne olduğunu. Sonsuza kadar vücudun içinde hapsolma. - Acaba yüz yılar önce ölenler halen kurtulmaya mı çalışıyordu?
Orada olmayan birisi, sizi izliyormuş gibi hissettiğinizde, midenize giren o tuhaf kramplar ve kasılma kadar güzel bir şey yok. Sonunda fark edilmiş olmak, çok güzel! - Geceleri mezarlıkta yürümekten nefret ediyorum, çünkü gerçekten çok karanlık, ve kendi mezarımı tekrardan bulmak zaman alıyor!
- Üzerimde en sevdiğim pembe elbise ve mor anlamsız porselen gözlerle lafta oturuyordum.
Neden orada olmak zorundaydım ki!